6 Haziran 2015 Cumartesi

VİCDANLARIN TAŞIYAMADIĞI YÜK

Ülke atmosferinin günden güne zehirlendiği bir sürecin daha sonuna yaklaşıyoruz.
Tabii keşke sona yaklaşıyor olmak, başka kirli süreçlerin başlamayacağı anlamına gelse.

Ama bu ülkede kirli süreçler bitmiyor. Vicdanlar her geçen gün biraz daha yaralanıyor. Her gün televizyon ekranlarında gördüğü şeyler karşısında vicdanı sağlıklı bir bireyin delirmemesi mümkün değil.

Öyle kirli bir süreç ki, son on gün, son bir hafta, son birkaç gün derken ülke genelindeki şiddetin, provokasyonun, yalanların dozu daha da arttı.
Öyle ki gördüklerine, duyduklarına ilk etapta inanamıyor insan.

İnsanlar adeta çarpışıyor, seçime bir gün kala hastanelere akın ediyor, hatta ölüyor!

Sadece bir oy için, bir oy için insan neler yapabilir? sınırlarını ne kadar zorlayabilir?  Bu sorunun cevabını izliyoruz adeta. Psikoloji, sosyoloji bilimlerinin cevaplarını açıklamakta resmen halt edeceği bir profil çiziyor ülke. Sosyal bilimler bir araya gelse çözemez bu ülkeyi!

Hani sinema hayatla iç içedir ya, yaşanan gelişmeleri takip ettikçe aklıma bazı filmler geliyor.
The Purge bu filmlerden biri mesela. İzleyenler bilir, uçuk bir örnek mi? Belki evet, ama ben bu ülkede olanları gördükçe bu distopik senaryonun ihtimalini bile yadsıyamıyorum.

Velev ki böyle bir şey yaşansın, bakın görün bu ülkenin öfke kusmaya meraklı insanları neler neler yapıyor karşısındakine.

Halbuki o seçim reklamları ne kadar da farklı şeyler söylüyor değil mi? Sanırsın, bu ülkeye ait değil.

Sürekli kan kusuyoruz, irin akıtıyoruz ve maalesef bunlar için ortam yaratmaktan hiç çekinmiyoruz.
Acı çekiyoruz, birbirimize çektiriyoruz ama uyuştuğumuz için kan kaybettiğimizin farkında değiliz.

Sadece kendi tarafını düşünen, adeta kendi yandaşını insan yerine koyan bireyler havasını kirletiyor bu ülkenin.

Evlatlarını öldürüyor bu ülke ve ne yazık ki buna hiç mi hiç üzülmüyor. Ölen evlatlara, insanlara bile ''Benim ölüm'', ''Senin ölün'' muamelesi yapıyor insanlar insanlar, insan demeye utanacağım canlılar.
Bir yerlerde bir anne, babanın yüreği yanıyor her gün ama ülkenin hafızası o kadar zayıf ki, manşetler çok çabuk eskitiyor kendini.

Sözler tükeniyor, vicdanların taşıdığı yük git gide artıyor.

Adil, kavgasız, gürültüsüz bir seçim olsun dileğinde bulunacağım ülkem ama insan dilediğinin gerçekleşme ihtimaline bile inanamıyor bu ülkede.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe