17 Mayıs 2015 Pazar

YEDİ NUMARA, BİR SAHNE

Bir zamanların güzel dizisi Yedi Numara...

Bir bölümde yüksek gelen faturalardan dolayı, tasarruf yapabilmek için su, doğal gaz ve elektrik harcamaları kısıtlanmıştır. Öyle ki musluk dahi açılmamaktadır.

Bir sabah Armağan ve Cansu uyanıp lavabonun önüne geldiklerinde içeriden su sesi geldiğini duyup şaşırırlar. Evde musluk açma yasağı vardır.
Lavabodan başı havlu ile sarılı Ayten çıkar. Armağan ve Cansu hesap sormaya girişirler.

Ayten (Yüzünü gazeteyle saklamış şekilde): Günaydın!
Armağan: Günaydın. İçeride şakır şakır akan bir su sesi duydun mu?
Ayten: Yooo
Cansu: Neden başına havlu sardın?
Ayten: Hiiiç
Armağan: Sen gizlice saç yıkamadın, değil mi?
Ayten: Yooo (Ve gider usulca)

Cansu ve Armağan kendi aralarında konuşurlar bunun üzerine
Cansu: Şimdi sen, kırk yıllık arkadaşına ''Gözümün içine baka baka yalan söylüyorsun'' diyebilir misin?
Armağan: Diyemem
Cansu: Ben de diyemem
Armağan: Öyleyse unutmaya çalışalım

İşte bu ve bunun gibi diyaloglarında gizli belki de Yedi Numara'nın eskimeyen güzelliği, naifliği.

Arkadaşlıkları için arkadaşlarına hesap bile sormaya çekinip unutmaya çalışanların, fesatlık barındırmayan, ince, doğal karakterlerin dizisiydi Yedi Numara. Şu televizyon çöplüğünde bir hoş seda bırakıp giden bir diziydi.

Hatırlamak lazım. ''Unutursak kalbimiz kurusun'' denir ya, öyle işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe