25 Haziran 2014 Çarşamba

TÜRKÜLER, TÜRKÜLERİMİZ...

Bu topraklara ayna tutan türküler, dertli türkülerimiz...
Dile gelse haykıracak olan, duyguların tercümanı olan.
Anlatamadıklarımızı anlatan, bazen cümleleri bulamadığımızda sığındığımız liman olan türküler.

Türkülerin güzelliğine, kalıcılığına inanırım. İstediğiniz kadar farklı tarzda müzikler dinleyin, her insanın içini titretecek, kıpırdatacak, hislerine dokunmayı başarabilecek bir türkü mutlaka vardır. Vazgeçilmezdir bu yüzden türküler. Çünkü geçerliliğini hiçbir zaman yitirmez. Eskimez. Her zaman tarif edemediğiniz hislerinize ortak olmak için yanınızdadır türküler. Başucunuzda beklerler.

Bu toprakların geçmişten bugüne gelen en güzel kültürel mirasıdır. Çünkü nesiller boyu aktarılır, hiçbir şey onları yozlaştıramaz, yırpatamaz. Ne günümüzün teknolojisi, ne başka bir faktör...
Sözleri yıllar geçse de iç yakar, melodileri akla kazınır, en önemlisi de hikayeleri de unutulmaz.

Türkülerin hikayeleri...
Sanırım en etkileyici kısmı da burası aslında. Yürek burkan hikayeleri. Nasıl bir yaşanmışlık, nasıl bir ağıt ki, kalemler dile gelip böyle sözler yazabiliyor, böylesine derin hikayeler, anlamlar çıkıyor ortaya, akıl sır erdirmek güç.

Türküler, işte bu sebepten en çok da hikayeleriyle varlar aklımızda. Kahramanlarıyla, yansıttıkları ağıtlarıyla hep varlar. Kimilerinin boğazın yarım kalmış bir yumru, bir hasret, bir acıdır türkülerin hikayeleri.
Ege'den Akdeniz'e, Doğu Anadolu'ya, Güneydoğu'ya, Karadeniz'e, Trakya'ya, İç Anadolu'ya dek uzanan hikayelerdir türküler.
Bölgelerin farklı ama duyguların bir olduğu ağıtlardır.
Karadeniz'in Asiye'si veya Diyarbakır'ın Suzan Suzi'si gibi saklı kalmış nice kahramanın, nice ağıtın satırlara döküldüğü hikayelerdir türküler.

İyi ki varlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe