10 Mayıs 2014 Cumartesi

HALA YÜREĞE DOKUNMAYA DEVAM EDEN ESER: ŞEKER PORTAKALI

Özellikle bazı kitaplar var ki okuyucusu için artık bir kitap olmaktan çıkıp özel bir bağ oluverir ve bunu şüphesiz her eser başaramaz.
Bazen kütüphaneniz yüzlerce, binlerce kitapla da dolu olsa içlerinden birinin adını duymanız kalbinizin o an daha hızlı çarpmasına neden oluverir. Zihninizden sayfaları, olay örgüsü hızla akıp geçer o an. Aradan yıllar geçmiş olsa bile.

İşte benim için de Şeker Portakalı (O Meu Pé de Laranja Lima) böyle kitaplardan biri.

Şeker Portakalı benim için ''Pal Sokağı Çocukları'' ile aynı dönemin, aynı evrenin kitaplarıdır.
Kendimi şanslı hissediyorum, çünkü kitap okumaya bu şahane iki eser ile başlamıştım. Aynı yaşta okuma fırsatını bulmuştum ikisini de. Bu yüzden çok ayrı bir yeri vardır, edebiyat dünyasına bu eserlerle adım atmış, o günden beri ruhu çocuk kalmış her yetişkin gibi.

Önce Macaristan sokaklarında Nemeçsek'in hikayesi sarsıyordu beni. İnadına adını büyük harflerle yazmıştım defterlerime kahraman Nemeçsek'in.
Eğer Pal Sokağı Çocukları okurken ağlamamak içim kendimi zor tuttuğum kitapsa, Şeker Portakalı da dayanamayıp hönküre hönküre ağlayıp içimi boşalttığım kitaptır. Çocukluğun bam teline dokunan kitaptır.

Nemeçsek'in hüznünde ne kadar metin tuttuysam kendimi Zeze'de o kadar titremiş, o kadar sarsılmışımdır.
Sonrasında kitap bitti, devam kitapları Güneşi Uyandıralım ve Delifişek de peşi sıra okundu.
Kitaplar okuduk, biz büyüdük, devam ettik okumaya, öğrenmeye, yitirmeye, büyümeye...
 ve masumiyetimizi Şeker Portakalı'nın sayfalarında sakladık. Çünkü Şeker Portakalı evet, belki her yaşta okunabilir ama en güzeli, en heyecanlısı çocukken okumaktır. Bu yüzden çocukken okuyabildiğimiz için yıllar geçse de hissettirdikleri unutulmaz.

Şimdi gelelim bu yazıyı yazma sebebime...
Birkaç hafta öncesi. Sinema sitelerinde gezinirken ''Gelecek filmler'' listesinde bir afiş çarpıyor gözüme. Sonra filmin ismine bakıyorum, önce şaşırıyorum, emin olamıyorum. Kontrol ediyorum, konusunu okuyorum. Evet, o: Vasconcelos'un Şeker Portakalı

Meğer filmi çekilmiş, sessiz sedasız vizyona girecek 23 Mayısta.
Aslında okuduğum kitapların filmlerine karşı bir önyargım olur. Genelde de hüsranla sonuçlanmıştır kendi adıma izlediğim kitap uyarlamaları. Ama söz konusu Şeker Portakalı olunca heyecanlanmamak mümkün değil.

En azından şimdilik şunu söyleyebiliriz: Bir hollywood yapımı değil. Bundan dolayı, kendi özünü koruması açısından bu iyi bir haber.
Brezilyalı bir yönetmen ve oyuncularla tamamen kendi topraklarında çekilmiş. Bu yüzden ümitlenebiliriz sanırım. Çünkü bu tür yapıtların kendi coğrafyalarında beyazperdeye aktarılmaları gerektiğini düşünürüm. En azından bu konuda içim rahatladı.

Film nasıl olmuş, bunu 23 mayısta vizyonda göreceğiz.
Keşke 2012 yapımı bu film, bizde vizyona girmek için bu kadar beklemeseymiş.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe