Hazır da boşken vakit, ilişiverdi kaset çaların yanına. Usulca dönmeye başladı makaralar.
Bir tükenmez kalem de koymayı ihmal etmedi hemen yanına.
Önce anlamadı ne olduğunu, konsantre olamadı. Çayından bir yudum aldı. Daha önceden aşina olmadığı bir tarz, bir sesti. Daha dikkatlice dinledi, dinledi, dinledi...
Rota, iz bilmediği bir yolda ilerlemeye başladı sanki. Tanımlayamadı, bir yere konduramadı kafasında.
Peş peşe çalan şarkılar, kulağına fısıldayan melodiler kafasında bir kurgu oluşturdu.
Kapattı gözlerini, sadece dinledi. Şarkıda anlatılanlar, çığlıklar, hüzünler, umutlar o kurgunun akışını sağladı.
Ne kadar zaman geçti bilemedi makaralar durdu. Sustu kaset. Biraz önce o öylesine canlı olan ses, şimdi o kasetin içine hapsolmuş bir anı gibiydi.
Kasetin kapağını evirip çevirdi. O solmuş siyah-beyaz fotoğrafa dikti gözlerini. Tekrar çekmeceye koymaya kıyamadı bu sefer. Tozunu aldı, vitrine koydu.
İşte şimdi oldu, bu sefer biraz daha canlı, biraz daha yaşanmışlık dolu görünüyordu kaset.
''Hangi kaset, hangi albüm olduğunun önemi yok, siz belirleyin bunu. Gözünüzü kapattığınızda aklınıza ilk hangi albüm geliyorsa o olsun.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder