21 Temmuz 2013 Pazar

YAZ SEZONUNUN DİKKAT ÇEKEN FİLMLERİ


Bol patlamış mısırlı, efektli, aksiyonu bitmeyen, dev bütçeli yapımların egemenliğinde çoğunlukla yaz sezonu. Nam-ı diğer: Blockbuster filmler.

2013 yazında da önümüzdeki epey iddialı bir liste var. Geçtiğimiz yıla kıyasla daha çok alternatifin olduğu bir yıl oldu diyebiliriz.

Şu ana kadar izlediklerim arasında ummadığım hayal kırıklıkları da oldu, beğendiğim filmler de.

Mayıs ayında Baz Luhrmann'ın uyarlamasıyla yeniden karşımıza çıkan ''The Great Gatsby'' özellikle oyunculuklarıyla ve dönemi yansıtışıyla renkli bir film olarak aklımda kaldı. Her ne kadar yer yer kopuklukların olması ortalama bir film olarak değerlendirilmeye neden olsa da oyuncu kadrosuyla bunun üstünü güzelce örtmesini bilmişti.

Ardından gelen The Hangover serisinin final filmi Part: III, yine güldürse de vaat ettiği gibi epik bir final sunmuyor. Epik olmaktan ziyade hakkını yiyemeyeceğim kadar yer yer eğlenceli, Zach Galifianakis ve Ken Jeong faktörlerinin pozitif etkisiyle güzel bir 100 dakika sunuyor.

Ne yalan söyleyeyim Star Trek serisine hakim biri değilim, 7 haziranda vizyona giren Star Trek: Into Darkness'a da sadece yeni jenerasyonun ilk filmini (2009) izleyerek gittim, gayet iyi buldum.
Sunduğu görsellikle de kesinlikle iyi vakit geçirtiyor. Daha önceki serileri izlemeyenlerin ise endişe etmesine gerek yok. Benim gibi sadece 2009 yapımı Star Trek'i izledikten sonra da bu filmi rahatlıkla izleyebilirler.

Yaz sezonunun hayal kırıklığı, altın ahududusu: Man of Steel

Man of Steel hakkında çok konuşasım, çok dert yanasım var. Kolay değil, 7 yıl olmuştu en son Superman izleyeli. Kaldı ki onda da hayal kırıklığına uğramıştım. O yüzden bu film büyük önem taşıyordu.
Ancak epik fragmanlardan sonra gittim gördüm ki, Zack Snyder mahsulü Man of Steel'in de bir farklılığı yoktu ne yazık ki.

Fragmanı, kendisinden daha epik olabilen bir film vardı karşımda. Sırtını sadece vıcık vıcık görselliğe dayamış, 140 dakikalık bir baş ağrısı, yürekte de bir sızı oldu maalesef.

Cast konusunda ise hiçbir sıkıntısı yoktu. Henry Cavill çok iyi bir Superman, Russell Crowe da çok iyi bir Jor-El olmuştu.  Ancak ne yazık ki bu kadar. Filme dair olumlu başka şey bulamadım.
Serinin geleceği adına ümitsizliğe kapıldığım bir başlangıç filmi oldu Man of Steel.

Belki abarttığımı düşünebilirsiniz ancak 2006 yapımı Superman Returns bile daha fazla Superman havası taşıyordu.

 Bu yazın bir başka konuşulan filmi. Brad Pitt'i zombili film furyasında gördüğümüz ''World War Z''
Yapım aşamasında gelen haberler pek iyi şeyler söylemiyordu aslında. Beğenilmeyen, değiştirilen senaryo vs.

Ancak ortaya çıkan film hakkında kötü konuşamam. World War Z, türevi zombili filmlerden daha farklı şeyler anlatmıyor belki ama güzel bir bakış açısıyla anlatıyor, güzel vakit geçirtiyor.
Yer yer klişelere bulaşsa da çok göze batmıyor, özellikle müzikleriyle ve bazı başarılı gerilim sahneleriyle akılda kalıyor.

Şimdi, temmuzun yarısını geçtik. Önümüzde vizyona girmeyi bekleyen iddialı yapımlar var.
Bu hafta, yaz sezonunun efekt konusunda iddialı filmlerinden ''Pacific Rim'' vizyona girdi.

Önümüzdeki cuma, Marvel evreninden ''Wolverine 3D'' izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.
''District 9'' ile başarılı bir bilim-kurgu örneğine imza atan  Neill Blomkamp'ın  yeni filmi ''Elysium'' 9 ağustosta vizyona girecek. Kesinlikle bu yazın dikkat çeken filmleri arasında.

Bir efsane ise yeniden sinema salonlarına geliyor, bu sefer 3D olarak: Jurassic Park 3D'i
Steven Spielberg'in yönetmenliğinde 9 ağustosta izleyebileceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe